25 Ocak 2011

Elin Tokisiyle Stada Girme!...


Öylesine mükemmel deyişlerimiz vardır ki, bir çuval laf etseniz meramınızı
bir cümlelik o deyişler kadar anlatamazsınız. Bunlardan biri de şudur;
"Garibanı Padişah yapmışlar, önce babasını kesmiş."
Liyakat sahibi olmayan kişilere bir görev verildiğinde, kendini matah bir
şey sanmasını ve karşılaşılacak durumu çok iyi anlatır...

Bildiğiniz gibi, Galatasaray'ın Seyrantepe'de yapılan stadın açılışında on
binlerce insan kendilerinin en doğal hakları olan "Protesto etmek" hakkını
medeni bir şekilde kullandılar. Ne taş attılar, ne belediye otobüslerine
Molotof kokteyli atıp çocukları ve kadınları diri diri yaktılar. Sadece
ıslık çalarak protesto ettiler.

Aman Allah, Başbakan Erdoğan ertesi gün esti, yağdı, stadın sözleşmesinin
henüz imzalanmadığını söyleyerek tehdit etti. Öyle bir sinirle konuştu ki,
protesto edenleri bir yakalasa tekme- tokat girişebilecek gibiydi.

Kendisine tavsiyemiz şu; Bu günlerde Sanatçı Gülşen'in seslendirdiği, "Şışt,
şışt sakin ol, sinirlerine hakim ol" adlı şarkıyı bolca dinlemesidir. Birde;
*Hiçbir Başbakan "Bu Toki, benim Tokim" diyemez. Toki kimsenin babasının
malı değildir. Bildiğim kadarıyla Başbakan Erdoğan'ın babası Sayın Ahmet
Erdoğan'ın da Tokisi, mokisi yoktu... Toki, Türk Milletinindir ve yasalarla
bağlıdır ve Türk Milleti adına görev yapan her kurum gibi denetime tabidir.

*Stadı TOKİ yapmıştır ama, Galatasaray camiasının sırtından para
kazanmıştır. TOKİ burayı müteahhide 460 Milyon TL ihale etmiştir. Stad
yapımı için ise 310 Milyon TL ödemiştir.
*TOKİ Başkanı bir memurdur ve Galatasaray camiasının yanında tüm Türk Spor
camiasının kalbini kazanmış rahmetli Özhan Canaydın'ı küçümseyen bir tavırla
konuşmaya hakkı yoktur.

*T.C Başbakanının, "Stadın sözleşmesi henüz imzalanmadı" diyerek GS
Camiasını tehdit etmeye ne hakkı vardır ne de yetkisi. Eğer gerçekten gücü
varsa, stadın sözleşmesini imzalatmasında görelim...

*Başbakanın Bakanı Egemen Bağış'ın ve Başbakanlık Örtülü Ödeneğini kullanan
kişinin oğlu olan danışmanının, Galatasaraylılara hakaret etmeğe hakkı
yoktur. Ultra Aslan bunlara gereken cevabı verecektir...

*Bu olaylar sonrasında esas gaf yapan, dik duramayan kişi GS Başkanı Adnan
Polat'tır. Başbakan'ın protesto edilmesi elbette Adnan Polat'ı üzmüştür.
Protestoları kendisi organize etmediğine göre, Başbakan'dan dilenecek bir
özür yeterli olacaktı. Halbuki Adnan Polat ne yaptı? Gazetelere boy boy özür
ilanları verdi, yetmedi "kameralar incelenecek ve protesto edenler, bundan
böyle stada sokulmayacak" diyerek kendi kendini tüm Galatasaraylılar ve
sevenleri nezdinde tamamen bitirdi...

GS Başkanına soruyorum; Siz kimsiniz ki yasaların suç saymadığı bir eylem
için insanları suçluyorsunuz? Hangi yetkiyle ve neye dayanarak insanların
stada girmesini engelleyeceksiniz?
Adnan Polat'a önerimiz şudur; Başbakan'ın kankası Hariri'nin sahibi olduğu
Telekom'un isim hakkını aldığı Telekom Arena Stadının kapısına,
"Galatasaraylılar Giremez" diye bir tabela asın, olsun bitsin. Yanınıza Işın
Çelebi'yi alıp beraberce Başbakan'ı dilediğiniz gibi karşılayıp,uğurlayın...

Güzel deyişlerimizden biri de "Turp'un büyüğü heybede" deyişidir. Başına bir
dert gelen kişiye, sonradan daha da beterinin gelebileceği anlamında söylenmiştir.

Ben Beşiktaş taraftarı ve kongre üyesiyim. Beşiktaşlı olmamın ötesinde
"Çarşı Gurubu'nun" yaratıcılığına, toplumsal olaylara bakışına, Atatürkçü
ve Lâik Cumhuriyete sahip çıkmasına ve her biri üstün zeka ürünü olan
esprilerine hayranım.
Turp'un büyüğü heybede demekle, Çarşı Grubunun seçimlerde AKP'yi protesto
hazırlıklarına başlamak üzere olduğunu duyurmak istemiştim...
Allah kimseyi Çarşı'nın gazabına çarptırmasın. Çünkü onlar protestoya
başladılar mı, aksırtıncaya, tıksırtıncaya kadar devam ederler. Sıra Çarşı'da...

Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Ocak 2011

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder