16 Mayıs 2011

Paramızla zehir satın alıyoruz..



Sahipsiz bir ülkede yaşıyorsunuz,Devlet halk sağlığı konusunda sizleri kaderinizle başbaşa bırakıyor,etimiz sahte sütümüz sahte,birde bunların yanında Paramızla zehir satın alıyoruz..

Okula giderken çocuğunuzun beslenme çantasına neler koyuyorsunuz: Bisküvi, kola, çikolata ve benzeri şeyler mi? Evde bebeğinize bisküvi ve süt karışımı yiyecekler mi hazırlıyorsunuz? Öyleyse toplum sağlığı açısından bilinmesi gereken önemli bir sorunla karşı karşıyasınız...

Gıda sektöründe bir çok firma, son dönemlerde yaygın olarak normal şeker yerine ondan çok daha ucuz olan mısır şurubunu tercih ediyor. Bisküvi, kola, gazoz, şekerleme, meyve suyu, reçel, çikolata, gofret, puding ve kek üretiminde, şekerden daha ucuz olduğu için mısır şurubu yoğun olarak kullanılıyor. Yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu, mısır nişastasının işlenmesiyle elde ediliyor.

Mısır nişastasından şurup oluşturulması için üç enzim kullanılıyor. Mısır nişastasının kısa şeker zincirlerine dönüştürülmesi için alfa amilaz kullanılıyor. Sonrasında şeker zinciri glikoamilaz adlı enzimle parçalanıyor. Üçüncü enzim, glukoz izomeraz’ın görevi glukozu fruktoz ve glukoz karışımına dönüştürmek. Karışım karbon filtreleri ile arıtılıp fruktoz oranını yükseltmek için likit kromatografisi uygulanıyor. Sonuçta yüksek fruktoz içerikli tatlandırıcı elde ediliyor.

HER ŞEY DAHA ÇOK KAR İÇİN,İNSAN SAĞLIĞININ HİÇ ÖNEMİ YOK.

Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerle aynı tatta ve yapımı karmaşık olmakla birlikte daha dayanaklı ve daha ucuz. Bu da gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kar anlamına geliyor. Fruktoz şurubunun bir diğer önemli özelliği doygunluk hissi vermemesi. Çocuk veya yetişkin tüketici bu maddeyi içeren herhangi bir gıdayı ölçüsüz miktarda alabilir. Öte yanda şurubun yapımında kullanılan mısırın büyük bölümü genetiği modifiye edilmiş ürünler.

Fruktoz şurubu toplam kolesterol ve LDL artışı yapmakta, bedende tehlikeli yağ birikimine neden olmakta ve obezite, kalp krizi ve inme riskini artırmaktadır. Olumsuz metabolik etkilerinden biri de insülin rezistansına neden olmasıdır. Fazla fruktoz, ayrıca, diş çürümesi, depresyon, gut, tansiyon, migren, varis gibi hastalıklara da yol açabiliyor. Fruktoz şurubunun insan sağlığı açısından çok önemli bir zararı ise kanser oluşumuna katkısıdır. Rafine fruktoz tüketiminin özellikle pankreas kanseri ile ilişkisi bilimsel araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.

Dünyanın bir çok ülkesinde Furuktoz şurubu yasaklandı,ama gelin görün ki bizim ülkemizde yasak olmadığı gibi kullanım kotası artırıldı,denetim yok,kontrol yok aksine teşvik var,yani kısaca Devlet diyor ki ye ve öl beni ilgilendirmiyor..

Öte yanda, Türkiye, dünyanın en büyük dördüncü şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etmiştir,başta eski maliye bakanı Unakıtanın çocukları olmak üzere ithalatçıların isimlerini duysanız ağzınız açık kalır..

Türkiye’de ise Danıştay’ın kesinleşmiş kararına rağmen Bakanlar Kurulu kotayı düşürmemekte ısrar ediyor. Fruktoz şurubu, tatlandırıcı etkisinin yanı sıra fermantasyon, raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da kullanılıyor,yoğutlar bozulmuyor,süt tozundan yapılan sütler uzun dayanıyor,peki ya bedeniniz?? ve yaz geldi şimdi dondurma zamanı peki bizler kime güveneceğiz?

Türkiye’de nişasta bazlı şeker ile üretilen gıda maddeleri üzerinde uyarı yazısı bulunmuyor. Gıdalarda nişasta bazlı şeker oranı belirtilmiyor ve halkımız aldatılıyor,süslü püslü ambalajlarda aldığınız gıda malzemeleri aslında ömrünüzden bir bir eksiltiyor..

Kanser yapıcı fruktoz şurubuna karşı insanımızı kim ya da kimler koruyacaktır? Türk insanını bu insanlık dışı kimyasalı kullanmaya mecbur bırakan hükümetin politikası neyi amaçlıyor acaba? Adalet, eğitim, sağlık, mesleki ve sosyal yaşamda koyukara bir sahipsizliğimiz var. Alkol ve sigaranın zararları konusunda ortalığı ayağa kaldıran hükümet, kanser başta olmak üzere çok miktarda zararından söz edilen fruktoz şurubu konusunda neden sessiz kalmayı yeğliyor,yada bu zararlı kimyasalı üretenlerle ortaklıkları olduğu söylentisi doğru mu acaba?

Çocuğunuza aldığınız meyve suyu,Cola, şekerleme ve çikolataların ve bilumum süslü paketlerde satılan gıdaların kanser yapıcı maddeler içerme riski yüksek. Devlet sizi korumayacaksa siz kendinizi ve ailenizi korumak durumundasınız..

Genleri değiştirilmiş mısır ithalatı ve fruktoz şurubu üretiminde piyasayı elinde tutanlar kimler? Hiç merak ediyor musunuz?

EN BÜYÜK ÜRETİCİ CARGILL-ÜLKER

Türkiye’de Nişaşta bazlı şeker üreten 5 tesis var. Bunlardan Cargill’ın kapasitesi 400 bin ton, Adana’da bulunan Amylum’un kapasitesi 250 bin ton, Ülker- Cargill ortaklığındaki Pendik Nişasta’nın kapasitesi 110 bin ton, Tat firmasının kapasitesi 70 bin ton ve Sunar’ın kapasitesi 55 bin ton mısır. Bu 5 tesisten biri olan Pendik Nişasta Sanayi, Ülker Grubu’na ait. Ülker Grubu, Pendik Nişasta Sanayi tesisinde Cargill ile ortak olarak mısır şurubu üretiyor.

DAHA UCUZ KOLA, DAHA ÇOK NİŞAŞTA BAZLI ŞEKER VE KISALAN HAYATLAR.

Üç büyük kola üreticisi (Coca-Cola, Pepsi-Cola ve Cola Turka), içeceklerini tatlandırmak için pancar şekeri yerine, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” kullanmayı tercih ediyor. Fruktoz üreten 5 firma arasında yer alan Ülker, piyasanın en büyük şirketi olan Cargill’a ortak ve neredeyse tekel konumunda. Ülker aynı zamanda Nişaşta bazlı şekeri en çok kullanan gıda üreticisi olduğu için de bu üretimden en çok kar eden firma konumunda. Üstelik Ülker daha önce Bakanlar Kurulu’nun üretim kotasını aşmayı da başarmıştı,şimdi evine soktuğunuz gıdaların etiketini daha iyi okursunuz sanıyorum..

Mesela, bir tepsi baklavada 2 buçuk kilogram şeker kullanılıyor. Bu miktar 5 YTL’ye denk gelirken, sadece 50 kuruşluk mısır şurubu ile aynı tat karşılanıyor,düşünün eskiden iki dilim baklava yediğinizde kesilirdiniz,ya şimdi? yedikçe yiyorsunuz,çok ünlü baklava üreticilerinin bile bu maddeyi kullandığı biliniyor.

Son 10 yılda nüfusumuz yüzde 10 arttı. Milli gelir arttı. Çikolata, bisküvi, kola satışları arttı. Ama resmi yılık şeker üretimimiz son on yılda 4 bin ton azalarak 2 milyon 531 bin tona geriledi. Şeker mi tüketmez olduk? Yoksa artan tüketim, kaçak şeker ve nişasta bazlı şekerle mi kapatıldı?”

Ülker grubu, bisküviden, çikolata ve gofrete, sütten, gazoza (Çamlıca gazozu ve Cola Turka) birçok ürünü üretiyor,ve de birçok süpermarketlerin rafında pazarlama gücü ile rafları işgal ediyor.. Diğer rakiplerini pazarlama gücü ile raftan (dolayısıyla marketten) çıkarmış oluyor.. Yani en kötü durum olan Monopol pozisyonu yaratmış oluyor, yavaş yavaş..

Tavukların yemine petrol ve gaz aramasında kullanılan Barit tozu karıştılıyor,sanayide kullanılan bir kimyasal olan Melamin,hazır çorba ve süt tozlarına karıştırılıyor ve mamalar yapılıyor,bu mamalardan kaç bebek öldü biliyormusunuz?

Şimdi marketlere girerken bir daha düşünün,almak istediğiniz ürünleri sıkı kontrol edin,etiketlerini iyi okuyun ve Paranız zehir satın almayın...

2 yorum:

  1. şu baklava kısmı ne kadar doğru ,evde yapılan baklava da insan en fazla 3 parça yerken dışardan alınca yarım kiloyu bitirebilir.tamda bu sabah bunu konuşuyorduk,"şirket karlarının yanında bizim sağlığımızın ne ehemmiyeti var" diyordum.inanır mısınız,annem geçen pazardan biber aldı,içinde tohumları yok !!! yani fazla söze ne hacet.Danıştay kararı olsa kaç yazar,daha 2010'da 25 GDO'lu maddenin Türkiye'ye girişine bizim bakanlığımız müsade etmedi mi?! Danışıklı döğüş.Bizim burda hafta birkez köylü pazarı kuruluyor,annem ordan bi gün kabak aldı ,dolapta unutmuş 2 hafta geçmiş,taş gibi çıktı ve biz pişirip yedik ama tam tersi birde marketten alalım
    ,pazarda eskisi gibi sağlıklı değil ;3-5 güne kalmadan o kabak çürürdü.insanlar çocuk yapıyor büyük bir yeni nesil geliyor fakat ne ile besleniyorlar ve evlerimize girmesine ne kadar engel olabiliriz ?!...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba güzel kardeşim,uzun aradan sonra yeniden yazabilmek güzel,işin özü şu ben artık her şeyi evde yapmaya uğraşıyorum,tatlıysa tatlı,pastaysa pasta,dışarıdan paketli gıda çok zor giriyor artık evime,çünkü hiç bir şeye itimadım kalmadı..Ülker neden bu kadar büyüdü,işin içinde yukarıda yazılanlar var..Üç kilo kapıdan aldığım sütten bir tencere yoğurt yapıyorum kaşıkla dur,birde çarşı yoğurduna bakalım içinde her türlü katkı var ve insanı davul gibi şişiriyor.Anlayacağın bu sahtekarlar bizleri zehirliyor..Görüşmek üzere sevgiler.

    YanıtlaSil