19 Temmuz 2011

CEMAAT ŞAMPİYON OLUR MU?



Bu yazı tam 15 ay önce yazıldı!...

Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında olduğu 26 kişinin tutuklandığı ve ikinci dalgasında Trabzonspor Başkanı Sadri Şener ve Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı'nın da aralarında olduğu pek çok isimin gözaltına alındığı 'Futbolda şike soruşturmasının artçı sarsıntıları devam edeceğe benziyor.

Soruşturma konusunda pek çok siyasi yorumlar yapılırken, sol.org sitesinde bundan tam 15 ay önce (7 Nisan 2010) O. Gün Ünal'ın yazdığı "Cemaat Şampiyon Olur Mu?" başlıklı yazısı, futbolda bugün yapılan şike operasyonlarını aylar öncesinden haber veriyor ve ilginç bir noktaya dikkat çekiyor..
İşte bugün sosyal medyanın en çok paylaşılan yazıları arasına giren o yazı...
Cemaat Şampiyon Olur Mu?
Olur!
Türkiye’de hızla el değiştiren sermaye, son üç sezondur futbola da el atmaya başladı. Endüstriyel futbolun sermaye-rant ekseninde uluslararasılaşması futbol alanında da büyük sermaye sirkülasyonunu dünya ölçeğinde gündeme getirdi çünkü.
Çünkü, iktidar burada. Yani tüm bir toplumsal sistemin egemenlik altına alınmasının bir ayağı da futbolda. Çünkü, on milyonlarca taraftarın yeşil sahalarda cemaatleştirilmesi söz konusu. Çünkü, iktidarı korumanın ve genişletmenin yolu bu. Çünkü, cemaatleşmek buradan geçiyor.

Cemaat, futbolu görüyor, biliyor; sermayenin bu alandaki gelgitlerini ve akışkanlığını takip ediyor. Futbol kulübü deyip geçmiyor. İktidarının bir ayağının da buraya yaslanması gerektiğini öğrendi. Murat Aksu’nun (Abdülkadir aksu'nun oğlu)Beşiktaş’ta Yıldırım Demirören’e karşı adaylığı bunun ilk işaretiydi. Laik anti-laik eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler olmadı. Adnan Öztürk’ün Galatasaray’da Adnan Polat’a karşı adaylığı bir sonraki hamleydi. Alevi- Sünni eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler, çok yaklaştılar olmadı. Sırada Fenerbahçe var. Göreceğiz.

Üç büyükler de iktidarı almak istiyorlar! Çünkü sermaye orada, rant orada, iktidar olmaları gerek! Yine deneyecekler. Bırakmayacaklar peşini.
Beşiktaş’ta Ertuğrul Sağlam'la denediler. Hakan Şükür'le yarattıkları futbolcu tipinin benzerini teknik adamlıkta Sağlam'la denediler. Dirençle karşılaştılar; yanıt Denizli oldu. Olmadı ama bırakmadılar. Bülent Uygun'la Sivas’ta denediler, yine çok yaklaştılar ama Uygun’un çapsızlığına, 1978 Sivas Katliamı ve 1993 Madımak’ına takıldılar. Olmadı. Bırakmadılar.
Bırakmayacaklar da… Bırakamazlar da… Dünya futbol endüstrisine bakın. Milyar dolarlar ortalıkta geziniyor. Üstelik bu gezinen sermaye büyük kitleleri peşinden sürüklüyor. İkili bir yönü var açıkçası. Para ve kitleler…

Şimdi sırada ve yine beyefendiliğiyle Ertuğrul Sağlam ve Bursasporu var. Olur mu? Neden olmasın!
Hakan Şükür TRT 1’in spor yorumcusu ne zamandır. Dikkat edin, tam bir olgunluk abidesi ve bir başka beyefendi. Buna çalışıyor. Görüntüyü iyi veriyor. Futbol yorumlarını, maç analizlerini dikkatle izleyin; analizlerinin içinde dinsel temalar küçük, rahatsız etmeyici biçimde yer alıyor. Şükür, iyi çalışıyor. Bir futbolcu idolü yaratıyorlar.
Daha modern ve batılı bir kent buldular: Bursa. Sivas’ın bir İç Anadolu kenti olması, görece muhafazakarlığı ve alevi-sünni yarılmalı kentinin yerine Marmara’da İstanbul’un burnun dibinde yeni bir üs alanında denemeye karar verdiler. İstanbul burjuvazisinin karşısında, Bursa’da muhafazakar yeni sağ burjuvazi. Kimsenin diyeceği olmaz. Cemaatçi Ertuğrul Sağlam artık yeni idol! Bülent Uygun'sa çöpe atıldı. Üstelik Ertuğrul Sağlam Bülent Uygun’un çap olarak çok üstünde. Yani düzgün adam.



Milyar dolarlık bütçeli üç büyüklerin kontrolü altındaki parada gözleri var. Ona hükmetmek istiyorlar. Tefeci-tüccar-bezirgan dönemi bitti artık. Şimdi'nin büyük sermayedarıdırlar. Borsada, Gıdada, İnşaatta, Alışveriş Merkezlerinde, Özel Hastanelerde, Otomotivde, Bankacılıkta, Tekstilde, Medyada… Ya futbol!
Üç büyüklerin dağınık, savruk, plansız ve hesapsız muhasebesini ele geçirme peşindeler. Her şey egemenliklerinde olacak. İki şeyden birine razı olacak üç büyükler. Ya teslim olacaklar ya da entegrasyonu kabul edecekler. Dikkat edin, Galatasaray kongresinde Adnan Polat’ın listesinde Emir Sarıgül var.

Yani, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün oğlu. Cemaat bağlantısı biliniyor. 41S Belediye otobüsü Şişli Seyrantepe seferini yapıyor. Düşünün!
Bir yandan taraflaşma yaratıyorlar bir yandan da entegre oluyorlar. Karşı cepheyi oluşturuyorlar ama diğer cepheyi de boş bırakmıyorlar. Anlayın!
Dikkat edin bir yandan üç büyüklerdeki sermayenin el değiştirmesi için denemeler yaparlarken, diğer yandan da futbolun Ergenekon’unu yaratıyorlar!
Türkiye Futbol Federasyonu'nda, Merkez Hakem Kurulu'nda, Kulüpler Birliği'nde ve üç büyüklerin kulüp yönetiminde iktidar savaşı veriyor cemaat.
Futbolun tüm kurul ve kurumlarını şikeyle terbiye edecekler. Ergenefutbol!
Şaka değil!
Boğazına kadar mafyöz ilişkilere batmış futbolda iktidar olmak için bulunmaz fırsat ve zamanıdır.
Şike olayına yakından bakın ve anlamaya çalışın. Siyasal arenadaki ergenekonun bir benzeri futbolda yaşanıyor. Futbolcular, menajerler ve kimi kulüplerin yöneticileri gözaltına alınıyor, ifadeye çağrılıyor. Büyük oyunun küçük parçalarını ortaya sürüyorlar. Alt liglerden başladılar. Mesajı alın istiyorlar.

Ergenekon’da yaratılan imajla futbol şikesinde yaratılan aynıdır.
Korku, sindirme ve güvensizlik…

Duydukça, okudukça göz bebeklerimiz büyüyor. Vay canına neler yapmışlar da haberimiz yokmuş, dedirttiler insanlara. Ergenekon’da bunu yaptılar. Şimdi futboldaki şike olaylarıyla bunu yapıyorlar. Yalan mı? Elbette değil. Ama sorun şikenin olup olmaması değil ki! Verilen mesaja bakın siz. Kime veriyorlar mesajı? Elbette kulüp yöneticilerine. Ve elbette futbol kamuoyuna. Sadece bunlara değil, futbolun dışındaki geniş kitlelere.

İşte sizin futbol dediğiniz bu! Kirli ve yalan dolan. Saf taraftar! Dünyadan haberin yok! Ve ben bu pisliği temizleyeceğim. Her şeyi temizlediğim gibi…
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın, 1995 yılında kaleci ZOLTAN PETRY’in İnönü'de 2-0 Türkiye’nin kazandığı Türkiye-Macaristan maçında yirmi beş bin dolar karşılığı şike yaptığı yönündeki açıklamasına bakın. O dönemler adı geçen kaleci Gençlerbirliği’nin kalecisiydi. Ve iddia o ki rüşveti TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) vermiş.
TRT 1'deki 'Akılda Kalan' programına konuk olan Erman Toroğlu, "Uluslararası organizasyonlara katılmak için federasyonlar da şike yapar... Bizim federasyon da yapmıştır" ifadesini rahatlıkla kullanabiliyor ve bunu TRT 1’de söylüyor, dikkatinizi çekerim.
Futbolun kirliliğini kitlelerin gözüne sokuyorlar. Tıpkı Ergenekon iddianamelerinin çarşaf çarşaf yayınlanması, ses bantlarının televizyonlarda dinletilmesi gibi
Cemaat, sıranın futbola geldiğini söylüyor. Sizi bu pislikten ben temizlerim, diyor. Şimdi küçük başladılar. 2., 3. liglere el attılar. Aba altından sopa gösteriyorlar üç büyüklere, Federasyona…

Ümraniye’de bir gecekonduda yakalanan el bombalarından başlayan Ergenekon sürecini hatırlayın. Generallere uzanan süreci düşünün. Direnç gösterildikçe üstüne gittiler…Kulüpler ve federasyon bazında da aynısını yapacaklar. Ya teslimiyet ya da daha ileri gidip yukarılara uzanmak…
Gerisini anlayın ve bekleyin…
Hepsini bir araya getirin ve cevabı siz verin: Cemaat şampiyon olur mu?


O.Gün Ünal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder